Burçlar
İnsanın maddi ve manevi dünyasında ki yeri sebebiyle hemen hemen bütün eski medeniyet ve dinlerde burçlardan bahsedilmiştir.
Grek dünyasında burçlara ilk defa tema eden Homeros olmuştur. M.Ö 4. YY yaşayan Grek matematikçisi Eudoxus, 44 burç adı sayar.
Ptolemy ise 48 burçtan bahseder. Greklerde burç adları,g eleneksel olarak Hipparchus (M.S 1.yy) atfedilir.
Bugün kullanıldığı şekliyle 12 burç, latin litaretüründe ortaya çıkmıştır. Greko-Romen astrolojisine göre 12 burç, 12 hane meydana gelmektedir ve her hane insanın belli bir yönünü oluşturmaktadır.
Hinduizm’de ”Nakşatra”denilen 28 burç vardır.Burçlar Hindu litaretürüne göre ayın hanımları ve Daksa’nın kızlarıdır.
Budizm’de de Hünduizm’in etkisi altında gelişen 28 burç mevcuttur ve bunlar aynı şekilde ”Nakşatra” adını almışlardır.
Budistlere göre tanrı niteliği taşıyan burçlar insan üzerine doğrudan etkilidir.
Sasani dönemine ait iran metinleriinde 12, Çin geleneğinde ise ”Siu” ismiyle 28 burç vardır.
Burç;sözlükte güzel olmak, örtülerinden sıyrılmak, yükselerek görünmek manalarına gelen ”berec” kökünden, Arapça bir isimdir.
Her bakanın gözüne çarpacak şekilde zahir olan yüksek köşk manasında da kulanılmıştır.
Güneşin bir yılda takip ettiği yörüngenin içinden geçtiği belli sembollerle gösterilen 12 takım yıldızdan her birine ”Burç” denmiştir. Daha başka takım yıldızlar varsada bugün ”burçlar” denildiğinde, yükselmeleri, görünür olmaları veya açığa çıkmalarından ötürü sadece 12’si kastedilir. Burçlar kuşağı ”Zodyak” adı ile tanınmaktadır.
Burçların Kuşağı Zodyak
Yeryüzünden gökyüzüne bakan kişi,bu gözlemi sırasında gökkubbede hareket eden, Güneş, Ay ve Gezegenler ile onların arasında yer alan, evrenin orta noktası kabul ettiğimiz gözlem noktası dünyaya olan uzaklıklarından dolayı haraketsiz olarak kabul edilebilecek yıldız kümeleri görünür.
Bu yıldız kümeleri astronomide 88 ayrı kümeye ayrılmış ve isimlendirilmiştir. Bu yıldız kümelerinden 12 tanesinin adı astrolojide kullanılır.Bu 12 yıldız kümesi güneşin dünya etrafında tasavvur ettiğimiz yörüngesindeki dolaşma hareketlerini yaparken ziyaret ettiği yıldız kümeleridir.
Gerçekte dünya güneşin etrafında dönmektedir. Ancak dünyanın güneş etrafında döndüğünü görebilmemiz için güneşe gitmemiz gerekmektedir. Olayları gözlediğimiz yer dünya üzerinde olduğu için, güneşin bu 12 yıldız kümesini dolaştığı kabul edilir.
Hergün güneş doğup batmaktadır; Güneş’in doğup batması dünyadan yaptığımız gözlemimizin bir sonucudur. Her ne kadar güneş sistemi Samanyolu’nun dönmekte ise de Güneş’in, sistemimiz içerisinde ki yerinin sabit olarak kabul edildiğini gözönünde bulundurursak gerçekte hergün dünyada bulunduğumuz yer yada dünya doğup batmaktadır.
Güneşin 12 yıldız kümesini dolaştığını farzettiğimz yörüngesinin gökkubbeye projeksiyonu”Dünya yörüngesi”adını alır.
Dünya yörüngesinin diğer adı ise Ekliptik’dir.Ekliptik kelime anlamı olarak ”kaybolma” anlamına gelmektedir.
Dünyadan yapılan gözlemde, Güneş’in bir yıldız kümesi hizasına gelmesi Güneş’in güçlü ışığından ötürü bu yıldız kümesinin ışığının kaybolmasına sebep olur.
Çinlilerin ”Deneyim Belgesi” dedikleri burçlar kuşağı, yıldız kümelerinin isimlerinin eklptik üzerinde kulanılmasından ortaya çıkmıştır. Bu yıldız kümeleri, yeryüzündeki benzer görüntüdeki varlıklarla isimlendirilmişlerdir. Astronomide kullanılan bu yıldız kümeleri ile burçlar kuşağının doğrudan doğruya bir ilişkisi yoktur. Astroloji ekliptiğe bağlıdır. Bu yıldız kümelerinin yay uzunluğu 6 derece ile 44 derece arasında değişmektedir. Astrolojide ise ekliptik, bu 12 yıldız kümesi adı ile her biri 30 derece yay uzunluğuna sahip 12 parçaya ayrılmıştır. Bu şekilde başlangıcı 0 derece Koç burcu kabul edilen ve 12 burçtan oluşan burçlar kuşağı oryata çıkmıştır. M.Ö 125 yılında Hiparküs zamanında ortaya çıkan burçlar kuşağının başlangıcı 0 derece Koç burcu Koç yıldız kümesinin ekliptiğe yapılan izdüşümüne gelmekteydi. Zamanımızda ise, ”0”derece Koç burcu başlangıç noktası ile Koç yıldız kümeleri alt alta gelmemekteydi.ancak genede tekrar etmekte yarar var, astroloji ekliptiğe bağlıdır. Yıldız kümeleri ile doğrudan doğruya ve geometrik olarak bir bağı yoktur.
Ayrıca Gğneş’in düzenli olarak içinden geçtiği yılancı ”Ophiuchus” takım yıldızı da, ”burçlar kuşağı” üyeleri arasına alınmıştır. Tutulum dairesinde yer alan takım yıldızlarının çoğu hayvanları simgelediğinden eski Yunanlılar bu bölgeye ”Zodiakas Kyklos” (hayvanlar dairesi) veya ”to zoida” (küçük hayvanlar) demişlerdir.
Zodyak burçlarının öz simgesi belirli bir fiil ile nitelendirilmesi ise şöylerdir:
Koç |
Varım |
Boğa |
Sahibim |
İkizler |
Düşünüyorum |
Yengeç |
Hissediyorum |
Aslan |
İstiyorum |
Başak |
Ayrıştırıyorum |
Terazi |
Bağdaştırıyorum |
Akrep |
Kuşkulanıyorum |
Yay |
İnanıyorum |
Oğlak |
Yararlanıyorum |
Kova |
İcat ediyorum |
Balık |
Düşlüyorum |
Kur’an-ı Kerim’de Burçlar
Burada, Kur’an-ı Kerim’deki bir sureden söz edelim: 12′nci sure olan 111 ayetli Yusuf Suresi. Surede apaçık olan anlam, geçmiş peygamberlerden Hazreti Yusuf’un hayatı hakkındaki haberdir ki Allah katındaki tarihi gerçeklerdir. Bu husus üçüncü ayette, KISSA kelimesi kullanılarak belirtilmiştir. İkinci anlam, bu kıssadan alınacak derslerle, düşündürücü öğelerle ilgilidir (İBRET kelimesi kullanılmıştır) ki hususda 111′inci ayyette vurgulanmıştır. İbret olan husus, hayatımıza nakşedeceğimiz, davranış geliştireceğimiz şeylerdir.
Üçüncü anlamda bu kıssada vurgulanan menzillere, mekanlara, Cenabı Hakkın sıfat ve kudreti hakkındaki apaçık delilerle, kainatın gerçekleriyle ilgilidir ( Ayet, çoğulu Ayat kelimesi kullanılmıştır ) ki bu husus da yedinci ve 105′inci ayette vurgulanmıştır. Ayet olarak bildirilenler, Allah’ın Hazreti Adem’e öğrettiği ve fakat zaman içinde unutulan bilgilerden bir bilgi olabilir. Kur’anı-ı Kerim’in icazı da,hem dini hayatımızı düzenlemekte kullandığımız gerçek anlamını, hemde her konuda (ki Hazreti Adem’e tümünü öğrertmiştir) kimi zaman açıkça, kimi zaman da sembollerle veya icaz yoluyla verdiği haberleri ve daha bir çok güzelliği kapsamaktadır.
Bilindiği gibi Güneş sistemi Saman yolu galaksisi merkezi çevresinde ve belirli bir yörüngede dönmesine devam etmektedir. Bu dönüş sırasında Güneşten daha parlak bir yıldızın etkisi altıne girmesi mümkündür, hem de herhangi bir çarpışma veya çatışma olmadan; Hazreti Yusuf’un anne, baba ve kardeşlerine ”Güven içinde Allah’ın iradesiyle Mısır’a girin!” dediği gibi. Bu durumda iki güneşli bir sistem söz konusu olacaktır.
Bir zamanlar olduğu gibi. Zira Güneş’i simgeleyen Hazreti Yakup’la birlikte yaşıyorlardı, sistemdeki diğer gezegenlerle ve Ay’şa birlikte.
Astronomik verilere göre de Güneş sistemimizin Galaksi çevresindeki dolanım yörüngesi, Güneş’ten çok daha büyük bir güneş olan Sirius yıldızının çok yakınından geçmektedir.
İki güneşli sistem, şu ayetlerin açıklanmasın da yardımcı olacaktır:
1-) İlk konu Kehf suresinde (83-92. ayetler) anlatılan Zülkarneyn’in yaptığı yolculuklardan birkaçıdır:
(Ey Muhammed! Sana Zülkarneyn’den soruyorlar. De ki, size ondan bir anı anlatacağım (23): Gerçekten biz onu yeryüzünde iktidar ve güç sahibi yaptık ve ona istediği her şeyden bir SEBEB (istediği her şeye ve her yere ulaştıracak bir araç, bir yol) verdik (84).O da bir sebebi izledi (bir yol tutup gitti, bir vasıtayla gitti) (85). Nihayet Güneş’in battığı yere ulaştığında, onu (Güneş’i) kara balçık şeklindeki bir AYN’da (gözde, gözede, kaynakta, karadelikte) batıyor olarak buldu.
Onun (Güneş’in) yanında (yakınında, egemenlik alanında) bir de kavim (insan topluluğu) buldu. Bunun üzerine Zülkarneyn’e dedi ki: ”Ey Zülkarneyn Dilersen onlara azap edersin, dilersen de haklarında güzel bir davranışı esas alırsın, ( bunlardan birini uygulamakta serbestsin )” (86). Zülkarneyn! şöyle dedi: ”Kim zulmederse ona azap ederiz. Sonra Rabbine döndürülür, O da onu görülmedik bir azaba çeker (87). Fakat her kim de iman edip yararlı bir iş yaparsa, ona da mükafat olarak en güzel akıbet (cennet) vardır ve ona emrimizden kolay olanı söyleyeceğiz (88). Sonra bir sebebi daha izledi (89). Bir süre sonra Güneş’in doğduğu yere varınca, onu (Güneş’i) kendilerine ondan (Güneş’ten) başka bir örtü yapmadığımız bir kavmin üzerine doğar buldu (90). İşte böyle! Biz, onun yanında olan her şeyi hubr olarak (bütün inceliklerini ve hakikatini bilme bakımından) kuşatmıştık. (91). Sonrada başka bir sebebi izledi (92)…
Güneşin doğması veya batması söz konusu olmadığına, yani bu ifadeler mecaz olarak kullanıldığına, Güneş’in ve Ay2ın belirlenmiş bir yörüngede döndüğü ve belirlenmiş bir yere doğru hareket ettiği Kur’an-ı Kerim’in ifadesi olduğuna göre, ayetlerden Zülkarneyn’in dünyanın en doğusuna ve en batısına gittiği anlamını vermenin doğru olmadığını sanmıyorum. Dünya yaklaşık küre şeklinde olduğuna ve sürekli olarak batıdan doğuya doğru döndüğüne göre, dünyanın en batısı veya dünyanın en doğusu ifadeleri de doğru olmasa gerektir.
Ayetlerde kullanılan kelimeler de doğu ve batı anlamına gelmekte, güneşin doğuş yeri (büyük ihtimalle ilk oluşum yeri ve/veya bir başka güneşle doğuş yeri) ve güneşin batış yeri ( büyük ihtimalle kayboluş yeri, yok oluş yeri) manasında gelmektedir.
Kanaatime göre ayeti kelimelerde, Güneş sisteminin Samanyolu galaksisi çevresindeki dönüşü sırasındaki iki durum, iki olay anlatılmaktadır. Zaman kavramı izafi olmakla birlikte, Zülkarneyn’in yolculuğu zamanda yapılan bir yolculuk olsa gerektir. Güneşin batmakta olduğu yerin kara balçık şeklinde bir göze olarak tanımlanması, günün birinde, Güneş sisteminin bir karadelikte yok olacağını düşündürmektedir.
2-) Rahman suresinin 17′nci ayetinde ”( O ALLAH ), iki doğunun ve iki batının Rabbıdır” buyrulmakdatır. İki doğu ve iki batı konusunda değişik görüşler ileri sürülmüştür. Örneğin, her gün değişimekle birlikte yaz ve kış mevsimlerine güneşin doğduğu ve battığı en uç noktaların, güneşin ve ayın doğduğu ve battığı yerlerin, hem güneşin hemde diğer tüm varlıkların doğusunun ve batısının, yerkürenin iki yarısına göre doğunun ve batının, akıl ve şuur gibi görünmeyen varlıkların ışınlarının doğusunun ve batısının kastedilmiş olabileceği belirtilmiştir.
Bu durumda ayetten kastedilen mananın, dünyamızın iki güneşli bir sistem içinde bulunduğu veya bulunacağı zaman kesitindeki durumunu anlattığı da söylenebilir ki daha mantıklı olanda burdur. Zira iki Güneş söz konusu olacağında iki doğu ve iki batı ifadesi daha anlaşılır hale gelmektedir. Doğrusunu Allah bilir.
Sonuç olarak diyebiliriz ki, Güneş sistemimize dahil ve fakat Kuiper Kuşağı dışında 4 gezegen daha keşfedilmeyi beklemektedir.
|